Aykırı-Yeraltı Edebiyatı’nın En Kayda Değer Kitapları
Yeraltı Edebiyatı nedir?
Yeraltı edebiyatı, dili zincirlerinden kurtarmak için 19. yüzyılın ortaları ile 20. yüzyılın başlarında oluşmaya başlayan edebiyat akımı. Sert, aykırı, eleştirel, çoğunlukla gerçekle hayalin ince çizgisinde varolmaya çalışan yeraltı edebiyatı; alkolizmin, cinselliğin, sıradışılığın, küfrün dışa vurumudur. (Kaynak: wikipedia)
1.) Chuck Palahniuk-Dövüş Kulübü
İlk kez yayımlandığı 1996'dan beri bir yeraltı klasiği olarak anılan ve sinemaya da aktarılan Dövüş Kulübü, bir anti-ütopya öyküsünü anlatıyor.
Yaşadığı hayattan nefret eden, ölüm düşüncesini saplantı haline getirmiş, insani yakınlığı kanser dayanışma gruplarında arayan genç bir adam. Aynı dayanışma gruplarının bir başka müdavimi, toplum kaçkını bir genç kadın. Ve Tyler Durden; yalanlar ve mutsuzlukla dolu bir dünyaya kendi yöntemleriyle saldıran yarı çılgın bir kurtarıcı, baştan çıkarıcı bir intikam meleği. Tyler'ın felsefesine göre, tüketim kültürünün uyuşturucu etkisinden kurtulmanın yolu, fiziksel acıyla tanışarak yeniden doğmaktır. Çok geçmeden, gecenin geç saatlerinde bar bodrumlarında toplanan gizli bir “dövüş kulübü”, ülkenin dört bir yanını saracaktır. Ama Tyler'ın dünyasında sınırlara ve kurallara yer yoktur. Kendi bedenini örseleyen bir müritler ordusu, toplum düzenini ve konformizmi imha etmek üzere Tyler'ın peşine takılır...
Chuck Palahniuk'un ilk romanı, tüketim kültürüne, hırs ve üstünlük duygusuna, güzellik idealine ve iş dünyasına zehir zemberek bir eleştiri yöneltiyor. Palahniuk, karanlık bir mizahla desteklediği güçlü ve çarpıcı üslubuyla, yaşadığımız dünyanın çirkin suretine ayna tutuyor.
Son dönemin en özgün, en sarsıcı romanları arasında sayılan Dövüş Kulübü bir klasik eser düzeyine ulaşıyor...
Kitabı incelemek için TIKLAYINIZ!
2.) Trent Dalton-Evreni Yutan Çocuk
Brisbane, 1985: Kayıp bir baba, dilsiz bir abi, bağımlı bir anne, uyuşturucu satıcısı bir üvey baba ve çocuk bakıcılığı yapan adı çıkmış bir suçlu. Eli Bell’in hayatı şimdiden oldukça karışık. Kalbini takip etmeye ve iyi bir adam olmanın ne demek olduğunu anlamaya çalışıyor, fakat kaderi yoluna engeller koymaya devam ediyor. Brisbane’in efsanevi uyuşturucu satıcısı Tytus Broz o engellerden sadece biri.
Eli’ın hayatı artık daha da ciddileşiyor: Hatırlayamadığı babasıyla buluşacak, annesini kurtarmak için Noel’de Boggo Road Hapishanesi’ne zorla girecek, dünyasını alt üst eden suçlularla yüzleşecek ve rüyalarındaki kıza âşık olacak.
Kardeşliğin, gerçek aşkın ve alışılmadık bir arkadaşlığın hikâyesi Evreni Yutan Çocuk, bu yıl okuyacağınız en yürek parçalayıcı, en keyifli ve en canlandırıcı roman olacak.
Trent Dalton, The Weekend Australian Dergisi için çalışan bir yazar ve The Courier-Mail’in eski editör yardımcısıdır... Gazetecilik alanında iki kez Walkley Üstün Başarı Ödülü, NSW Gazeteciliği alanında üç kez Kennedy Üstün Başarı Ödülü ve Ulusal Haber Ödülleri’nde dört kez Yılın Gazetecisi Ödülü’nü kazanmıştır. Evreni Yutan Çocuk, ilk kitabıdır.
Yazar, Evreni Yutan Çocuk kitabı ile 2019 Indie Book Yılın En İyi Kitabı Ödülü’nü ve En İyi İlk Roman Ödülü’nü; 2019 MUD Literary Ödülü’nü; 2019 ABIAs (Australian Book Industry Ödülleri) Yılın En İyi Kitabı, Yılın En İyi Edebi Kurgusu ve Yılın En İyi Sesli Kitabı Ödülü’nü; Matt Richell En İyi Yeni Yazar Ödülü’nü kazanmıştır. Ayrıca NSW Premier’s Literary Ödüllerinde finalisttir ve Miles Franklin Literary Ödüllerinde de yarı finalisttir.
“Eğlenceli, dokunaklı, gerçekçi… muhteşem” Better Reading
“Uzun zamandır okuduğum en iyi Avustralya romanı” Sydney Morning Herald
“Sıra dışı ve nefis bir anlatım” The Guardian
“Mükemmel bir hikaye” Adelaide Advertiser
Kitaba ulaşmak için TIKLAYINIZ!
3.) Charles Bukowski-Ekmek Arası
"İlgi duymuyordum. Hiçbir şeye ilgi duymuyordum. Nasıl kaçabileceğime dair hiç fikrim yoktu. Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. Bende bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü. Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. Onlar adna uzak olmak istiyordum.Gidecek yerim yoktu ama. İntihar? Tanrım, çaba gerektiriyordu. Beş yıl uyumak istiyordum ama izin vermezlerdi."
Kitaba ulaşmak için TIKLAYINIZ!
4.) Henry Miller-Yengeç Dönencesi
Henry Miller, yıllarca yasaklı kalmasına rağmen bugün çağdaş edebiyatın en önemli başyapıtlarından biri sayılan Yengeç Dönencesi ile karşınızda.
"O günden bu yana her kaçığın Paris'te er ya da geç keşfettiği bir şeyi keşfettim: cehennem azabı çekecek olanlar kendilerine uygun cehennemi ısmarlayamıyordu."
Akıntıya kapılmış, dümensiz bir gemi. Anahtarı olmayan bir delik. Haz, hüzün, hezeyan. Zamanın çarkında, medeniyetin kokuşmuş sularında sürüklenen, çivisi çıkmış bir dünya burası. Birileri tüller, kadifeler içindeyken diğerleri balçıklara gömülmüş debelenmekte. Zaman geçip gidiyor. Ne dün var ne yarın. Ve Henry Miller, çorak topraklar üzerinde yeraltı baharlarının peşinde.
"Zaman zaman patlayan, bizi yaralayan ve içimizi dağlayan, bizden iniltiler, gözyaşları ve beddualar koparan sayfalar okuyorsak, bilin ki bunlar sırtı duvara dayalı, tek savunması sözcükler olan biri tarafından yazılmıştır; sözcükler dünyanın yalancı ve ezici ağırlığından, yüreksizlerin kişilik mucizesini çökertmek için yarattığı işkence aletleri ve çarklardan her zaman daha güçlüdür."
Yüzyılın 100 Romanı Seçkisi - TIME
Kitaba ulaşmak için TIKLAYINIZ!
5.) Hakan Günday-Kinyas ve Kayra
"Hiç uykum yok. Hiç uyuyamıyorum. Domuz gibi içiyorum. Ama gözlerimi kapalı bile tutamıyorum. Sabaha beş saat var. Annemi düşünüyorum. Nerededir şimdi? Aynada kendime bakıyorum bazen. Ve tek kelime etmesem bile vücudum yaşadıklarımı, hayattan ne anladığımı anlatmaya yetiyor. Sağ omuzuma kendi çizdiğim kelebek, beğenmediğim için üzerine attığım çarpı işareti ve altında aynı kelebeğin bir Japon tarafından çok daha iyi işlenmişi. Sol dirseğimin iki parmak yukarısındaki kurşun yarası. Bileklerimdeki otuz dört dikiş. Medeniyeti bir aralar, herkes gibi yaladığımı kanıtlayan apandisit ameliyatımın izi. Ve sırtımı kaplayan, Tanrı'nın yüzü. Bilmiyorum... Hızlı yaşadım. Ama genç ölmekten çok, hızlı yaşlandım! Ama hayattayım.
Kayra, bir gün bana 'Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun' demişti."
Kitaba ulaşmak için TIKLAYINIZ!
6.) Emrah Serbes-Erken Kaybedenler
AnKara polisiyeleriyle tanıdığımız Emrah Serbes, bu defa direksiyonu kırıyor ve edebiyatımızda pek de işlenmemiş bir başka meseleye el atıyor. Erkek çocukların enerjik, hüzünlü, alengirli dünyasına giriyoruz... Baba çalışıyor, anne ev hanımı, muhafazakârlığın kalesi...İşçiler, yoksullar, teyzeler, abiler... Kolay ağlayan sert adamlar... Taşra seyrekliği, mahallenin kalabalığı... Kıskanç, gururlu, saf ergenler... Emrah Serbes, çabuk öfkelenen, kolay vazgeçen, baştan çıkmış erkek çocukları konuşturuyor... Kederli, insana dokunan komik hikâyeler bunlar...
“Dizinin dizime değişi, Handan'ın annesi için bir kelebeğin kanat çırpışıysa benim için kasırgaydı. Kaç sene geçti, hâlâ unutmam, günde en az beş sefer aklıma gelir. Biliyorum bu durumun, kökeni memeden kesildiğim güne kadar uzanan psikolojik nedenleri vardır. Ama bir kadını unutulmaz yapan şey, bir vakitler ona duyulan arzunun şiddetiyle doğru orantılı değil midir? O arzunun kıyısında, gerçekleşme olasılığının tam yanı başında, sanki arada başka hiçbir engel yokmuş gibi rahat davranabilmekle, kendini o tatlı yanılsamaya kaptırabilmekle doğru orantılı değil midir? Bu olgunun da mı sorumlusu benim mutsuz geçen çocukluğum? Cevap? Yok! Kalırsın öyle...” Taşrada ve kâinatta, yapayalnız kalmış erkek çocukların hikâyesi...
Erken Kaybedenler... Yoldan çıkmış bir neslin manifestosu..
Kitaba ulaşmak için TIKLAYINIZ!
7.) Beyaz Zenciler-Ingvar Ambjörnsen
Beyaz Zenciler uyku tulumları, sırt çantaları ve bira kasalarıyla Çingene hayatı yaşayan dumancılar, beyazcılar, asitçilerdir... Beyaz Zenciler şairdir, çılgındır, düş kurmayı ve küfretmeyi severler: Onları en iyi polisler tanır!.. Beyaz Zenciler, mahkûm edildiğimiz rezil, yoz televizyon dizilerine benzeyen hayatlardan; eğitim, kariyer, başarı ve benzeri cüce düşüncelerden nefret ederler... Beyaz Zenciler sevgi edebiyatı yapmazlar, severler: Bütün enerjilerini kendilerini garantiye almak için harcayanların hiçbir zaman anlayamayacağı kadar çok severler... Beyaz Zenciler gerçekten "düzen karşıtı"dırlar, tüm ideallere ve ideolojilere karşı ihanet içindedirler. Onlar toplum dışına atılmamışlardır, orada, "imkânsızın kıyısında öfkeli ve eğri bir hayat" yaşamayı seçmişlerdir...
Kitaba ulaşmak için TIKLAYINIZ!
8.) Taksitle Ölüm-Louis Ferdinand Celine
Taksitle Ölüm (1936) Céline’in ikinci romanı. Gecenin Sonuna Yolculuk’ta (1932) olduğu gibi otobiyografik anlar içeren bu romanda hayatını büyük bir yokoluşa adamış Ferdinand’ın hikâyesini anlatıyor Céline.
Paris sokakları, pasajlar, tezgâhtarlar, kuyumcular, hayat kadınları, uçan balonlar, tuhaf bilimsel fikirler, sinir krizleri, kayıtsızlık ve hiçlik de cabası.
Taksitle Ölüm küfürbaz, asi, provokatif, müptezel, haz düşkünü, kaotik, sınır ihlali yapan, baba düşmanı bir metin. Hayatta dikiş tutturamayanların, dahası tutturmak istemeyenlerin başucu kitabı.
En sonuncu paragrafı şimdi bitirdim, şu işkenceyi yani. Bu iş bana gani gani para getirmediği sürece bir daha asla yazmam, bu sefer neredeyse geberiyordum.
Céline, Mahé’ye yazdığı mektuptan
Céline hakkında ne zaman yazı yazmaya çalışsam delicesine bir baş ağrısına tutuluyorum. Şimdi de tutuldum. Başka hiçbir zaman başım ağrımıyor.
Kurt Vonnegut
Kitaba ulaşmak için TIKLAYINIZ!